
Peki ben durup dururken neden Eisner Ödülleri’nden bahsediyorum?
Geçtiğimiz sene Eisner için yarışanlardan biri, yakından tanıdığımız bir isim olan Kutlukhan Perker’di.


Ödül töreninden iki ay sonra, Noir antolojisinde bir öyküsü yayınlandı Perker’in ve ardından daha önce Lemanyak’da da yayınlanmış olan öyküsü Insomnia Café, Dark Horse etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Kitap, daha sonradan adının Peter Kolinsky olduğunu öğreneceğimiz, parkta yatan bir adamla açılıyor. Başkahramanımız Kolinsky’nin aslında sokaklarda yaşayan evsiz bir adam olmadığını, polisten ve kim olduğunu bilmediğimiz gizemli birinden saklandığını öğreniyoruz. Siyah giyimli iki adamın Kolinsky’nin yerini bulmasıyla başlayan kovalamaca başkahramanımızın izini kaybettirip bir kafenin tuvaletine dalmasıyla sonlanıyor… sanıyoruz ama hikaye bu noktadan sonra çok daha ilginç bir hal alıyor. Kolinsky, kafenin tuvaletinde sıkı sıkıya sarıldığı çantasını kontrol ediyor ve içindekilerin kanla kaplı olduğunu farkediyor. Polisler kafeyi basıp kahramanımızın çantasını boşalttığında hiç beklemediğimiz bir şeyle karşılaşıyoruz. Sonrasında hikayenin bu noktaya nasıl geldiğini öğrenmek üzere bir kaç ay öncesine dönüyoruz.
Peter Kolinsky bir nadir kitap uzmanı. Korsan yayıncılarla başı belaya girdikten sonra mesleği avuçlarından kayıp gitmiş ve küçücük eviyle nefret ettiği yeni işi arasında geçen soluk bir hayata başlamış. Ancak geçmişi onu rahat bırakmıyor. Uykusuz geçen gecelerinden birinde bir şeyler atıştırmak için girdiği Insomnia Café ve burada tanıştığı Angela, Kolinsky’nin hayatında bir dönüm noktası oluyor.
Bu noktadan sonrasını, kitabın heyecanını ve zevkini kaçırmamak için anlatmayacağım ancak Perker’in mükemmel kurgusu ve yazdığı şaşırtıcı finalle, şimdiye kadar okuduğunuz bir çok roman ve grafik romandan farklı bir şey vaadettiğini söylemeliyim.

Kitabın konusunu bir kenara bırakıp kısaca teknik bir iki detayın da altını çizmek gerek.
Başkahramanımız, kahraman sıfatını pek haketmiyor. Kendi hataları ve yanlış tercihleri yüzünden başı beladan bir türlü kurtulmayan, etrafındakilere iyi davranmayan, korkak ve sinik bir karakter Peter Kolinsky. Belki de bu yüzden çok gerçek bir karakter aynı zamanda.
Perker’in Insomna Café’deki çizgisi ise Air ve Cairo’dakinden çok farklı. Çok “gerçek” karakterlerini çok keskin çizgilerle, karikatürize bir biçimde çıkarıyor karşımıza. Hikayenin doğa üstülük ile gerçeklik arasında kurduğu denge ve bu karikatür görünümlerine rağmen karakterlerin yaşadıkları, hissettikleri ve hissettirdikleri gerçekliğin dengesi, Insomnia Café’yi çizgi roman dünyasında farklı bir noktaya konumlandırıyor.
Kafkaesk karakterleri ve kurgusuyla, Lynchvari finali ile kitabın kendini en az iki kere okutacağını da ayrıca belirtmem gerek.Kutlukhan Perker’in kendisine ait web sayfasına da şuradan ulaşmak mümkün.
http://www.tersninja.com/kutlukhan-perker-insomnia-cafe/
not: buarada reklam gibi değil gibi bir haberi de sıkıştırıvereyim buraya; uzun süre önce baskısı tükenmiş olan “türkan şoray dudağı” ve “masal mafya” kitapları, beyoğlu’nda, gon çizgi roman raflarında bugün itibarı ile yerini aldı.